Özel sektör öğretmenlerini temsil eden Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası liderliğinde, özel sektör öğretmenlerinin özlük hakları ve taban maaş taleplerine yanıt bulunmaması nedeniyle başlattığı Ankara yürüyüşü ikinci gününde de devam ediyor.
Fakir Baykurt’un,
“Ayakların olsun da yürüme
Gözlerin olsun da görme
Dilin olsun da söyleme
Düşün
Ne farkı var senden dağın taşın”
şiirini İstanbul’daki Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası binasına asarak yola çıkan öğretmenler, “İnsanca çalışacağız, öğretmenliği yaşatacağız” mesajını verdi. Güvencesiz koşullarda düşük ücretle çalışan ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın patronların insafına terk ettiği özel sektör öğretmenleri İstanbul’dan Ankara’ya doğru yol alıyor.
BAKAN TEKİN SÖZÜNÜ GEÇERSİZ KILDI!
Geçtiğimiz yıl 29 Ocak’ta düzenledikleri eylemin ardından Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, özel sektör öğretmenleriyle görüştü. Bu görüşmede Tekin, Nisan ayında çıkarılacak olan Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda (ÖMK) özel sektör öğretmenlerinin özlük hakları başta olmak üzere taban maaşlarının güvence altına alınacağı sözünü verdi. Ancak bu düzenleme hayata geçirilmedi ve yüzbinlerce öğretmene verilen söz tutulmadı.
Özel okullarda çalışan öğretmenlerin talepleri olan taban maaş, kamu kurumlarındaki meslektaşlarıyla eşit haklar ve güvenli çalışma koşulları talepleri uzun süredir Milli Eğitim Bakanlığı tarafından karşılıksız bırakılıyor. Öğretmenler, 2014 yılında kaldırılan taban maaş uygulamasının geri getirilmesi için geçen yıl Mayıs ayında Meclis Parkı’nda 52 gün boyunca oturma eylemi yapmıştı.
ANKARA YÜRÜYÜŞÜ DEVAM EDİYOR!
Bu olayın ardından yapılan görüşmelerde öğretmenlere, “taban ücret uygulamasının hukuki sınırlar açısından ÖMK’ye dahil edilemeyeceği ancak 5580 sayılı özel öğretim kurumları kanunu kapsamında değerlendirilebileceği” ifade edildi. Ancak bu süreçte henüz olumlu bir sonuç alınamadı ve öğretmenler, “köle şartlarını” kabul etmeyerek Ankara’ya doğru yola çıkmaya karar verdiler.
ÖĞRETMENLER ZOR DURUMDA!
Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Bursa İl Sözcüsü Azime Alpaslan Gülkan:
“Kurumlar, Haziran ayında istifa etmeleri için öğretmenlere baskı yapıyor, istifa etmeyen öğretmenleri yazın işsizken bile okula çağırıyor. Daha önce ‘gerekirse laboratuvar temizliği yapabilirsin’ diyen kurumlar dahi duyduk. Tazminat ödemek yerine belirli süreli iş sözleşmelerinden faydalanmayı tercih ediyorlar, bu da ciddi sorunlara yol açıyor. 10 aylık sözleşmeler nedeniyle her yaz iş bulma telaşı içindeyiz. Fabrikalarda, kafelerde çalışma zorunda kalan öğretmen arkadaşlarımızın, sınıflarındaki öğrencilerle olmayı ne kadar özlediklerini ve hayal kırıklıklarını sürekli duyuyoruz.”
“MÜCADELE DERSLERİMİZE İYİ ÇALIŞIYOR!”
“Özel okul yöneticileri, öğretmenin sosyal medya paylaşımlarından, kıyafetine kadar kişisel konularıyla ilgilenme hakları olduğunu düşünüyorlar. Bursa’daki köklü bir kurumda başörtüm nedeniyle mobbinge maruz kalan bir öğretmenim. Sadece ben değil, resmi kıyafet yönetmeliğine uygun olmama rağmen ‘kurum standartlarına uymayan’ diyerek özellikle kadın öğretmenlere kıyafet üzerinden mobbing yapıldığına tanık oluyoruz. Bizi sadece okulun birer reklam yüzü olarak gören ve özgeçmişlerimizden çok dış görünüşümüze odaklanan kurumlar var. Öğretmen olarak toplum için önemli bir rol üstlendik ve bu sorumluluğumuzu layıkıyla yerine getirmek için sendikamız çatısı altında bir araya geldik. Hem kendi haklarımızı hem de öğrencilerimizin geleceği için bu durumu değiştireceğiz. Buna inanıyoruz. Mücadele derslerimize iyi çalışıyoruz.”