CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 6 Şubat’ta hayatını kaybeden yurttaşları anmak için Adıyaman’da Deprem Şehitliğini ziyaret etti. Özel, “10 depremzededen 7’si konteynerda kalıyor hem de söz verdikten bir yıl sonra. O yüzden depremin öncesinde, sırasında ve sonrasında sınıfta kalmış bir iktidarla karşı karşıyayız” dedi. Ayrıca İktidarın depremzedeye verdiği konut sözünü hatırlatan Özel, “Bir yılda herkes evine kavuşacak dediler ve bunu ana propaganda malzemesi olarak kullanıp oy istediler. Hatta biz ‘ücretsiz deprem konutları’ diyorduk, o ücretli olacak ama ‘onlarınki hayal, bizimki gerçek, bu konutları biz yapabiliriz’ dedi. Deseydin ki, ‘iki yılda ancak yüzde 30’unuza konut veririm, yüzde 70’iniz konteynerda. Bunu bilin, ona göre oy kullanın’. Millet de ona göre oy kullanırdı. Sen sözünü tutmamışsın” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve beraberinde CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan, CHP İstanbul Milletvekili Yüksel Mansur Kılıç ile birlikte 6 Şubat’ta hayatını kaybeden vatandaşlar için Bahçecik Mahallesi’nde bulunan Deprem Şehitliğini ziyaret etti. Ziyaret sırasında Özel ve beraberindeki ekip mezarlara karanfil bırakıp dua etti. Ziyaretin ardından açıklama yapan ve gazetecilerin sorularını yanıtlayan Özel, şunları söyledi:
“Adıyaman o günlerde depremden çok yoğun etkilenen, sokaklarında adım atmanın mümkün olmadığı, hiçbir arabanın seyir halinde olmadığı bir büyük yıkımı yaşamıştı. İki yıl öncesini hatırladığımızda, gözün gözü görmediği, toz toprak içerisinde, çığlıkların, Türkçe ve Kürtçe ağıtların birbirine karıştığı, gecesi gündüzü olmayan, yasın en yoğun yaşandığı kent olarak hafızalarımda. Buraya geldiğimde, burası adeta acının başkentlerinden bir tanesiydi. Abdurrahman Tutdere’nin yeğenlerini, üç yakınını hep birlikte çıkarıp köylerine defnettiğimizde orada bütün rakamların ve dışarıdan görünen her şeyin ne kadar gerçek dışı olduğunu hepimiz gördük. Kefensiz defnedilen, kurallara rağmen DNA vermenin mümkün olmadığı, sayıların birbirine karıştığı bir büyük acının içindeydik o gün. İki yıl sonra Adıyaman’ı bugün şehitliği ziyaret ederek başladık. Burada 4 binin üzerinde şehit yatıyor. Burada ortak bir proje yürütülüyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Adıyaman Belediyesi şehitliği gelecek sene bugünlerde tüm şehitlerin adının duvarda yazıldığı, başkanımızın içine sinen, Adıyaman’a yakışacak bir projeyle buraya kazandıracağız.
“Esas kıymetli olan, o gözyaşını akıtmamak, o Fatiha’nın okunacağı şehitleri vermemektir”
Bugün siyasetin günü değil, acıyı hatırlamanın ve ders almanın günü. Gökan Zeybek, İzmir’de Ege’deki bütün belediye başkanlarımızla, Ege Denizi’ndeki sismik hareketlilikle ilgili görüştü. Devlet maalesef hiçbir şey yokmuş gibi davranıyor. Uzmanlar, 6’nın üzerinde bir deprem olma ihtimalinden bahsediyorlar ama yetkililer gündelik hayatlarına devam ediyorlar. Deprem sırasında ve sonrasında yapılacaklar kıymetlidir, akan her gözyaşı, okunan her Fatiha kıymetlidir ama esas kıymetli olan o gözyaşını akıtmamak, o Fatiha’nın okunacağı şehitleri vermemektir. Bunun için ben devlet yetkililerine, Sayın Erdoğan’a sesleniyorum; Yunanistan, adaları boşaltmışken, bilim insanları, basın yaptığımız çalışmaya bu kadar yoğun ilgi gösteriyorsa bu, burada yaşananlardan milletin bir ders aldığı yönündedir. Ama devletin ders almadığını büyük bir üzüntüyle takip ediyoruz. Zaten depremden önce hazırlık olsaydı, resmi rakamlara göre 8 bin, Adıyaman’daki inanca göre 15 binin üzerinde şehidimiz olmazdı. Ama hem Adıyaman’ı ve deprem illerini depreme hazırlamadık, hem depremin olduğu günlerde imdada koşmakta geciktik, orduyu üç gün kışlasında tuttuk, ardından verilen sözler tutulmadı. 100 depremzededen 63 tanesi ya konteynerda ya da gurbette. Oysa ki Sayın Erdoğan, depremin üçüncü gününde bir yıl içinde bütün konutları teslim edeceğiz demişti. Bir yılda yüzde 2,5’ini teslim ettiler. İkinci yıl oldu, maalesef yüzde 30’u noktasındalar. Üçüncü yılda biterse ben memnun olacağım. Sayın Erdoğan bunu bugün bile başarı sayıyor. Verdiğim sözleri tuttum diyor. 10 depremzededen 7’si konteynerda kalıyor hem de söz verdikten bir yıl sonra. O yüzden depremin öncesinde, sırasında ve sonrasında sınıfta kalmış bir iktidarla karşı karşıyayız. Bunu da burada söylemek durumundayım. Aktif siyasete dair bir şey konuşmanın yeri değil ama bu kadar acının olduğu yerde ve bugün büyük İzmir depremi, Muğla depremi gündemdeyken Ege’de, benim geldiğim topraklarda büyük kayıplar beklenirken geçmişte yapılan hataları, eksiklikleri dile getirmeden olmaz ama teşekkürlerimizi de sadece Cumhuriyet Halk Partili belediyelerle sınırlı tutmuyoruz. Adıyaman’a ilk günden itibaren bir bardak su yollayandan, buraya elinden geldiğince yardım yapan tüm milletimize, iş adamlarına, AK Partili, MHP’li, DEM Partili yerel yöneticilere, buranın devlet memurlarına, herkese teşekkür ediyoruz. Eksiklikleri ders almak için hatırlatıyorum.”
“Sen sözünü tutmamışsın, bu insanlardan elektrik parası istiyorsun”
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Özel, iki yılda teslim edilmeyen konutlar ve konteynerlerde yaşayan vatandaşlara yardımların yetersizliği oluğunnu söyleyerek şunları söyledi:
“Kötü bir yönetim olduğunu az önce de söyledim. Bir yılda herkes evine kavuşacak dediler ve bunu ana propaganda malzemesi olarak kullanıp oy istediler. Hatta biz ‘ücretsiz deprem konutları’ diyorduk, o ücretli olacak ama ‘onlarınki hayal, bizimki gerçek, bu konutları biz yapabiliriz’ dedi. Sen, vatandaşının canını, malını koruyamamışsın, ortadan kalkınca da faturayı yine vatandaşa kesiyorsun bu doğru değil. Deseydin ki, ‘iki yılda ancak yüzde 30’unuza konut veririm, yüzde 70’iniz konteynerda. Bunu bilin, ona göre oy kullanın’. Millet de ona göre oy kullanırdı. Sen sözünü tutmamışsın, bu insanlardan elektrik parası istiyorsun. ‘Konteynerda çorap satarak geçinen esnaftan vergi alacağım’ diyorsun. Konteynerda bir şeyler örüp geçinmeye çalışan esnaf ablama ‘beyanname ver’ diyorsun. Bunlar kabul edilecek şeyler değil. ‘Ekonomi kötü, yapamayız, vergi lazım’ diyecekler ama bütçeye 700 milyar lira zenginlerin ödemesi gereken verginin alınmaması için ödeneği koyuyorlar. Şuradan güya toplayacğı birkaç milyon verginin peşine düşüyor. Gerçekten bunları anlamak mümkün değil.
“43 zengin müteahhide para var ama Adıyaman’a yok”
Ümit ediyorum Sayın Erdoğan geldiğinde de gazeteci arkadaşlar bunları sorsunlar. ‘Her şeye para buluyorsunuz da Adıyaman esnafının mücbir sebeple vergi muafiyetine ya da konteyner kentin elektriğine niye para bulamıyorsunuz?’ diye bir sormak lazım. Yani beşli çeteye, 43 zengin müteahhide para var ama Adıyaman’a yok. Bunun izahı da yok.”
Özel, depremde kaybolan ve hala bulunamayan vatandaşlarla ilgili soru üzerine ise şunları söyledi:
“Daha biraz önce araçta Abdurrahman Başkan ile onu konuştuk. ‘Depremde resmi kaybımız, şehidimiz 8 bin 700 ama kentteki inanç 20 binin üzerinde’ diyor. Mesela Abdurrahman Başkan’ın üç yakınının enkazdan çıkarılışında birlikte buradaydık, alındı hiçbir kayıt olmadan köye gitti. Köyde 65 kişi mezardaydı. 30-35 mezar da boş, gelecekleri bekliyordu. Buradan alınıp Türkiye’nin dört bir yanında defnedilenler var. Kim yakınını bulabildiyse, adeta sevindi, şükretti. Aldı götürdü, defnetti. Tabii iyi bir afet yönetim programımız olmadığı için oldu. Bu kadar büyük bir afette, bu rakamlarla ilgili bir kötü niyet değil, ama bir eksiklik olduğunu açıkça ifade ediyorlar. İnsanlar öyle inanıyor. Aslında bir kapalı nüfus sayımı yapılmalıydı ve hızla kayda geçirilmeliydi. Türkiye’de hızla yapılacak bir kapalı nüfus sayımı, çok daha sağlıklı rakamlara erişmeyi sağlardı. Orada sorulacak, ‘Depremde yakınınızı kaybettiniz mi? Kaç yakınınızı kaybettiniz? İsimleri nedir? Nereye defnettiniz?’ sorusu, Türkiye’de bu kadar bilinmezliği ortadan kaldırırdı. Maalesef o zaman önerdik, yapmadılar. Gerçek sığınmacı sayısının tespitinde de önerdik biz bunu, yine yapmadılar. Şimdi bile yapılacak bir kapalı nüfus sayımında ki pandemide günlerce içeride kaldık, bir pazar günü devlet memurları ev ev gezer bütün Türkiye’de. Burada da bütün konteynerlerde, ‘Kaç yakınını kaybettin? Adı nedir? Nereye defnettin?’ sorusu çok hızlı şekilde birleştirilir ve gerçek rakamları görürüz, mağdurları görürüz. Bir de onun üzerine kayda geçmemişler ve gerçekten kayıp olanlar var. Halen daha toprak altında, enkaz altında olanlar var. Bunların hepsiyle ilgili mutlaka bilgi sahibi olunur. Burada akılcı davranmak lazım ama maalesef bunu tercih etmiyorlar.” (ANKA)
More Stories
Altıntop Mahallesi Sakinleri Yeni Evlerine Kavuştu
Bakan Güler, Bakan Yumaklı ile bir araya geldi
Dervişoğlu’ndan AKP’li Özlem Zengin’e ‘yeğen’ yanıtı: Bir utanmazlık festivalidir